“Belirtmeye çalıştığım şey tek bir finansal nesnenin mali değerinin bir tacir, satış sorumlusu, arka ofis çalışanı, risk yönetimi uzmanı, muhasebeci ya da avukat tarafından farklı bağlamlarda değerlendirilebileceği ve bu bağlamların her daim birbiriyle uyumlu olmadığıdır. Bu durum organizasyonda bir hata olduğunun, bankanın değerleme hakkında tek bir prensip belirlemekte başarısız olduğunun bir kanıtı mıdır? Durum pek öyle değil...”
Performans göstergeleri, değerleme formülleri, tüketici testleri, hisseler ya da finansal sözleşmeler gibi şeyler dışsal bir gerçekliği mi temsil ederler? Yoksa işaret ettikleri şeyi performatif bir biçimde oluştururlar mı?
Yapay Ekonomi, ekonomik gerçekliği sürekli tasvir edilen bir gerçeklik olarak kabul ediyor ve bu süreci pragmatist bir bakış açısıyla ele alıyor. Kitap, ekonomide bir “şey”in nasıl meydana çıkarıldığına dair süreci keşfetmek için okuyucusunu bir seri farklı ampirik alanda –kamu yönetiminden borsaya, yatırım bankalarından pazarlamacılığa ve işletme fakültelerine– bir gezintiye çıkartıyor. Ekonomik nesnelerin tasvirinin aslında ekonomik nesneleri ürettiğini ve bir ekonomik eylemin simülakrumunun, bir gerçekleşme formu olduğunu gözler önüne seriyor. Ayrıca neyin ekonomik olup olmayacağının tartışmaya tabi olduğunu ve ekonomik gerçekliği sürekli tasvir ederek şekillendirmenin, uygulamalı bir sınavla yüzleşmek demek olduğunu gösteriyor.