Kimsenin uğramadığı bir deniz fenerinde, neredeyse hiçbir şey yapmadan yaşayan, çirkin olduğu düşünüldüğü için insan içine çıkarılmamış bir münzevi…
Adı “Yapayalnız”dan başka ne olabilirdi ki?
Bir geçmiş zaman karanlığı bu, tedirgin edici bir yeknesaklık, içselleştirilmiş bir dışlanmışlık…
Chabouté’nin benzersiz çizgileri ve gizemli hikâyesi: Yapayalnız hüzün dolu bir rüya gibi.