Şu sorularla karşılaştığımız, dahası kendimize de sorduğumuz olmuştur: Nereden geliyoruz? Yaşamın anlamı ne? Nereye gidiyoruz? Şu sorular da yabancımız değildir: Bilimden ve teknikten ne bekliyoruz? Sanatsız niçin yaşayamayız? Ahlak, neden zorunludur? Kime karşı ve ne için sorumluyuz? Özgür olmak ne demektir? Daha da yakıcı bir soru: Dünyamız adaletsizliklerle dolu; peki, insanların insanca yaşayacakları gerçekten adil ve barışçı bir dünya yaratamaz mıyız? Çoğu, dinin de sorup kendine göre yanıtladığı sorulardır bunlar. Ama onu da aşacak biçimde, doğa, toplum ve insan üstüne, akla ve bilimsel verilere dayanan bütünlüğüne bir görüş, ancak felsefeyle mümkün. İnsan zekâsının bulduğu bu en anlamlı uğraşı niteleyen ve en başta da dinden ayıran, özgür aklın sorgulamasına dayanması. Bu sorgulama, eski Yunan'dan beri sürüyor ve insansoyu akla saygısını yitirmedikçe de sürecek. Bu kitap, sorgulamadan örnekler veriyor. Onları bilmek, dahası bu sorgulamayı düşüncemizin bir parçası, bir yöntemi haline getirmek, iyi yurttaş olmamızın, asıl önemlisi insan olmamızın zorunlu uğraklarından biri. Çağdaş bir eğitim ve çok sesli bir toplum yaratmanın olduğu kadar, dogmatizme, bağnazlığa, karanlıkçılığa karşı donanmanın da en etkili yolu bu olsa gerek.