Grossman’ın eseri, toprak altında yatanların sesi, baskı rejimlerinin yaşama ve özgürlüğe asla galip gelemeyeceğinin ölümsüz bir belgesi olmaya devam ediyor. Sovyet Rusya’nın büyük yazarlarından ve tarihin en önemli savaş muhabirlerinden Vasili Grossman, başyapıtı Yaşam ve Yazgı’yı 1950’lerde kaleme aldı. Ustası Tolstoy’un dev eseri Savaş ve Barış gibi, büyük bir muharebenin, İkinci Dünya Savaşı’ndaki Stalingrad savunmasının etrafında şekillenen bir dönem romanı olan Yaşam ve Yazgı, her şeye rağmen direnen insanların kaderini anlatmakla kalmıyor, Stalin Rusya’sında yaşananları gerçekçi bir dille gözler önüne seriyordu.
Stalin’in ölümünden sonra yaşanan yumuşama döneminde kitabın yayımlanabileceğini düşünen Grossman yanılıyordu. Yetkililer yazarı değil ama kitabı mahkûm etti. KGB müsveddelerine, hatta daktilo şeritlerine bile el koydu. Politbüro’dan Mihail Suslov’un deyişiyle, “Kitabın yayımlanabilmesi için en az 300 yıl geçmesi gerekiyordu.” Grossman, umutsuzluk ve hayal kırıklığı içinde, 1964’te öldü.
Ancak Yaşam ve Yazgı’nın yazgısı yazarından farklı oldu. Kitabın iki kopyası daha vardı ve gizlice ülke dışına çıkarıldı; 80’lerde Batı’da basıldığında, özellikle Fransa, İngiltere ve ABD’de büyük yankı uyandırarak zamanla bir milyonun üzerinde okura ulaştı.