Orta Asya’nın uçsuz bucaksız bozkırlarından Orta Avrupa’ya kadar büyük alanlara hükmeden Türklerin “Türk Cihan Hâkimiyeti Mefkûresi” içersinde denizlere kayıtsız kalacağı akıllara getirilemez. Nitekim dünya denizcilik tarihi göz önüne alındığında denizlere çok geç ulaşan Türklerin denizlere hükmetmesi çok da uzun sürmedi. Selçuklular ve Çaka Bey ile ciddi manada başlayan denizcilik politikası Türk asrı olan XVI. Yüzyılda doruğuna ulaştı. İspanya ve Portekiz gibi denizci ülkeler elini Akdeniz’den çekip sömürgelerine yoğunlaşmak zorunda kaldıysa bu Akdeniz’deki üstün Türk gücünden dolayıdır.
Denizlere hükmetmek için mükemmel işleyen bir teşkilat yapısı ile ekonomik kazanç getiren deniz ticaretinin kontrol altında tutulması gerekliliği de gerek Selçuklular gerekse Osmanlılar tarafından itinayla tatbik edildi. Türkiye Cumhuriyeti’nde de ticaretin büyük kısmının deniz yoluyla yapılıyor olması bu gerçeğin günümüzde hala geçerliliğini koruduğunun açık delilidir.
Asırlar boyunca Akdeniz’de hatta zaman zaman Okyanusta yelken şişirip dümen çeviren Türk Levend Reislerinin yanlarında yer alan âşık saz şairlerinin söylediği şiirler Akdeniz’in bütün heyecanını olanca canlılığıyla resmetmektedir.