“Yeni bir karanlık devrin önünün iyice açıldığı bir dönemdeyiz. Uzun geçecek yirmi birinci yüzyılın ʻkaranlık bir yüzyılʼ olma ihtimali yüksek görünüyor. Tam da bu nedenle dünyada olan bitenlere not düşmek her zamankinden daha önemli.”
Soğuk Savaş, aslında İkinci Dünya Savaşı’ndan daha önce başlamıştı ve Berlin Duvarı’nın yıkılmasıyla da sonlanmadı. Günümüzde hâlâ devam ediyor. Rusya-Ukrayna Savaşı bize bu gerçeği tüm açıklığıyla gösteriyor. Sovyetler Birliği’nin çöküşüyle hegemonyasını ilan eden ABD ve neo-liberal politikalar, bir kez daha saldırıya geçip savaştan beslenmeye, savaşı körüklemeye devam ediyor. Soğuk Savaş’ı aratmayan bir kesinlik ve tarafgirlikle, her savaşta olduğu gibi bu savaşta da bir taraf seçmemizi, bir tarafı desteklerken savaşı da desteklememizi bize dikte ediyor.
Küresel çatışmanın körüklendiği, askeri ittifakların öne çıktığı, “demokrasi mücadelesi” adı altında savaşların kutsandığı bu karanlık döneme itirazların, liberal militarizmle baskılandığı yüzyılın ilk çeyreği geride kalırken, gelecek ufkunda bitmeyen bir savaş görünüyor.