İnsan psikolojisi, sevgi ve nefret üzerine ateşli tartışmalar yaratan bir başyapıt...
Dostoyevski bu romanda, içe dönük, ezik ama saygınlık arayışında olan ‘kentli ve yalnız’ insanın dramını gözler önüne seriyor. İnsanoğlu kendi yararının tersine davranabilir mi? Aşk kurtuluş mu, yoksa tuzak mıdır? Yazar bu ve benzeri evrensel sorunlara çarpıcı ve irkiltici yanıtlar veriyor.
Romanın kahramanı, eserin en başında kendini şu sözcüklerle tanımlıyor: “Ben hastalıklı adamım... Ben huysuz adamım... Sevilecek adam değilim ben...” Dostoyevski, bu anti-kahramanla, çağını aşan ‘post-modern’ bir roman yaratmıştır.