Yerel yönetimlerin temel görevi, hizmet alanlarının ekonomik, sosyal, kültürel ve çevresel refahını iyileştirerek yaşam kalitemizi geliştirmek şeklinde tanımlansa da, bundan çok daha önemli bir görevleri daha bulunmaktadır: Yerel ölçekte katılımın sağlanmasının koşullarını yaratarak iyi vatandaş olma pratiğimizi geliştirmesi ve demokrasiyi beslemesi.
Tarihsel süreç içinde “iyi vatandaş olmaya yönelik bir demokrasi okulu” olarak gelişen yerel yönetimler, bize sunduğu kararlara katılma deneyimi sayesinde toplumsal değişimin önü-nü açmaktadır. Bir topluluktaki ortak amaç duygusu, insanların kendi bireysel kimliklerinin ve başarılarının ötesinde, hayatlarında “genel iyi”ye dayanan başka bir anlam bulmalarına yardımcı olmaktadır. Bu anlamı bulan “iyi vatandaş” sonunda, merkezi yönetimi de kendi tercihlerine duyarlı hale getirmeye zorlamaktadır. Bu yüzden yerel yönetimler, sadece yerelde kamusal hizmetler sunan kuruluşlar değil; demokratik değerlerin kaynağıdır.
Elinizdeki çalışma, yerel yönetimlerin hayati rollerini kavramak ve anlamlandırmak için yerel yönetimlerin tarihsel gelişimini ve yerel yönetimlere ilişkin farklı kuramları konu edinmiştir. Yerel yönetimler, farkında olsak da olmasak da, gündelik hayatlarımızın tam da merkezinde bulunuyor. Yerel yönetimlerin dayandıkları değerler sistemi ve sundukları hizmetler, gündelik hayatın dönüşümünde başrolde olmalarını sağlıyor. Lefebvre’den hareketle gündelik hayatı “...insanların kendileri hakkında düşündükleri, istedikleri ve inandıkları şey ile oldukları şey, yaptıkları şey arasında mevcut bir bağın aranışı” şeklinde ele aldığımızda yerel yönetimlerin varlık sebepleri daha da anlam kazanıyor: Yerel yönetimler aslında bizlere “başka bir gündelik hayatın mümkünlüğü” üzerinden “başka bir hayatın mümkünlüğü”nü işaret ediyor. Çünkü “dünyayı değiştirmek, insanın dünyasını, yani gündelik hayatı dönüştürmekle başlar.”
Hazal Ilgın Bahçeci Başarmak