Kenan’la ilişkimiz başlayalı iki ay olmuştu. Aşkla tanıştıktan sonra hayatta, zamanda ayrı bir boyuta geçti benim için. Daha canlı görünüyordu renkler, aldığım nefes kanımda dolaşırken aşkın büyüsü sarıyordu bedenimi. Kalbimin ritmi değişti, önceden tek düze atıyormuş kalbim gitarın tek bir tınısı gibi keyifsiz. Şimdi hissetmeye başladım notaların vurgularını ahenk içinde. Ne kadar farklıymış aşkın kimyası ne kadar eksikmiş aşkı tatmamış bir yürek. Kenan sayesinde değişti tüm varlığım, farklı bir boyut aldı benim için dünya. Daha lezzetli geliyordu yemekler, daha güzel görünüyordu Orlando, daha umursamaz oluyordum insanlara. Ayrı bir halmiş aşk, tarifi olmayan sadece yürekte yaşanan. Davetsiz bir misafir gibi gelip oturdu gönlümün orta yerine, hiç sormadı müsait misin diye. Kapıyı çalmadan girdi içeri, o gelince anladım bende ezelden hazırmış meğer yeri.
Anna, Jack ile sohbet ederken bende onun içinde bulunduğu durumu düşünüyordum, zor durumda kaldığını görüyor üzüntüsünü anlıyordum. Onun akıntıya karşı yüzmesini hücrelerin parçalanırken verdiği dirence benzetiyordum ama nasıl hücreler sonunda parçalanmaya mahkûmsa, akıntıya karşı yüzerek de kıyıya varılamıyordu. Hücrelerde gerçekleşen bu parçalanmadan sonra içlerindeki verimi daha iyi bıraktıklarına çok defa tanık olmuştum. Anna ne kadar dirense de parçalanarak geri toparlanması kaçınılmaz bir gerçekti bana göre. Düşüncelerimden sıyrıldığımda Jack oğlunu getirebilmesi için eşini ikna etmesi konusunda bazı öneriler sunuyordu. Anna’ya moral vermeye çalıştık ama yüzündeki kızgınlık geçmedi bir türlü. Uzun süre beraber oturduktan sonra ayrıldık oradan.
“Hayat ne garip değil mi?” Burası ilk geldiğimde evime yakın olduğu için beğendiğim ve yürüyüş yapmak istediğim bir parktı. Fakat Kenan’la ve aşkla tanıştıktan sonra sıradanlığını yitirmişti benim için; atmosfere büyülü bir iksir dökülmüşçesine gördüğüm her şey, soluduğum her nefes farklı bir hal almaya başlamıştı ama şimdi, şimdi her şeyin ilk geldiğim zamanki sıradan haline dönmesini ve yüreğimi esir alan duyguların beni terk etmesini çok istiyordum ama olmuyordu. Anladım ki insanlar duygularının esiriydi bu hayatta ve her daim duyguların yönetiyordu seni.