Parti disiplinini çiğnediği, ajan olduğu, örgüte ihanet ettiği gerekçesiyle pek çok insan kendi yoldaşları tarafından katledildi; birçoğunun suçsuz olduğu daha sonra anlaşıldı ve itibarları iade edildi. Hem dünya hem de Türkiye sol tarihinde bunun birçok örneği var. Aytekin Yılmaz Yoldaşını Öldürmek’te dünyadaki örnekleri bilinen, Türkiye’deki örnekleri ise suskunluğa mahkûm edilmiş yoldaş infazlarını ele alıyor; 1991-2000 sürecinde hapishanelerde yaşanmış
örnekleri, kişisel tanıklıklarla gözlerimizin önüne seriyor. Okuduğunuz kitap, onların dökülmüş kanına, gözyaşına ve çektikleri çileye karşı hepimizin üzerine düşen borcu unutmamamızı istiyor bizden. Ama geçmişimize karşı bu sorumluluğumuzun yanı sıra geleceğe karşı yükümlülüklerimiz de var. Yanlış zeminlerde, uğruna büyük umutlarla mücadele edilmiş “devrim”lerin ilk kurbanı olmuş evlatların, aynı kaderi hapishane içindeki hapishanelerde paylaşmış “romantik” devrimcilerin uğradığı derin hayal kırıklıklarından, çektiği
acılardan damıttığımız “ders”leri, insanlığın en eski, en köklü arayışı ve umudunu, “devrim”i sahiplenecek kuşaklara aktarmak. Böylece hâlâ kapanmamış yaralarımıza rağmen en azından onların aynı çileyi çekmeyeceği fikriyle teselli bulabiliriz.
-Ömer Laçiner