Dolki Min, ilk romanı Yürüyüş Pratiği’nde bir uzaylının, insanın bedenine, çevresine, kendine yabancı hissetmesinin ve hissettiği derin yalnızlığın hikâyesini konu alıyor. Bu radikal edebi eser, Güney Kore’de yaşamaya çalışan bir uzaylının yiyecek arayışının insan olmanın ne anlama geldiğine dair varoluşsal bir krize dönüşmesini anlatıyor; bir yönüyle de Karanlığın Sol Eli, Squid Game ve Under The Skin’e selam veriyor. Yazar, Mumu’nun ağzından güçlü, büyüleyici ve zekice kurgulanmış bir anlatıyla bizleri soluksuz bırakıyor.
Mumu da kim mi? Yabancısı olduğu dünyada var olmaya, yaşamaya, yürümeye çalışan ayrıksı; sevimli bir canlı! Okuduğunuz metin Mumu’nun insan normlarına göre yaptığı yürüyüş pratiğinin bir güncesi, bir hayatta kalma serüveni, öteki ile arasındaki mesafeyi nasıl daralttığının bir kaydı ve farklı oluşuna dair bir alegori aynı zamanda.
Sen! Evet sen, benim cinsiyetimin ne olduğunu merak ediyor musun? Belki de bu konuda azıcık endişelisindir. Söylediklerimde ya da konuşma tarzımda ipuçları arayarak konuşmacının cinsiyetini tahmin etmek için çırpındın mı? Peki tahmininin doğru ya da yanlış çıkacak olması bir tarafa, nasıl bir sonuca vardın?
Dolki Min'in akıllardan çıkmayan ilk romanı hem psikolojik gerilim hem de farklı olanları ötekileştiren sosyal yapılara keskin bir eleştiri. Yürüyüş Pratiği, yabancı olduğunu düşündüğümüz kişilerdeki insanlığı ortaya çıkarıyor ve yabancılaşmanın insan deneyimini nasıl şekillendirebileceğini gösteriyor.