Bir Yusuf yüreğidir, Züleyha'ya zindan kadar kapalı. Bir baba kalbidir, kuyu kadar naçar. Bir Züleyha sevdasıdır, Nil kadar! Yakup’un iftarıdır Yusuf'a akıttığı gözyaşlarını içmek. Ne ay yüzünü gördük Yusuf Peygamber’in, ne gamına ortak olduk Mah-ı Züleyha'nın, ne de Yakup babanın sabrını sırtımızda bir aba gibi taşıyabildik. Sadece yazdık. Okuduk. Ah çektik. Ne güzel öğrettin kardeşliğin kalleşlik olmadığını. Doğru ya, sen dost ara, düşmanı nasılsa şeytan doğuruyor.
Yedi ölümcül günah kovaladı Yusuf'u. Yakalayamadı yakasından. İffetin adıydı Yusuf. İmanın eriydi. Erimedi yedi dişli günahtan: Oburluk, kibir, fuhuş, tembellik, kanaatsizlik, haset ve gıybet.
Üç gömlek Üç yürek Yakup, Yusuf ve Züleyha.
Yusuf’un gömleği kıskançlığın “Kurt kaptı” yalanıyla parçalanmış. Parçalanan bezler dile gelir. ”Değmez kardeşler, bu dünya birbirinize düşman olmanıza değmez!” Züleyha’nın gömle¤i şehvet tırnağıyla yırtılmış. Dile gelir gömlek: “Ah şehvet, beni Rabb’imden uzaklaştıramazsın!”
Yakup’un gömleği, oğul hasretinden kör olan gözlerin açılışı. Gömleğin kokusu anlatır: “Ey can! Canımı yaksan da bu can seni bekler!”