Ziya Paşa'nın eserleri içinde istisnai bir yer tutan Zafernâme, Türk edebiyatında da bir eşi daha bulunmayan çarpıcı bir denemedir. Zafernâme'nin farklılığı; hem daha önce hiç örneği verilmemiş özel kurgusu ve yapısından hem de aynı şekilde özgün kılınabilmiş içeriğinden ileri gelmektedir.
Zafernâme çok "tür"lü bir eserdir ve çok "yazar"lı bir görüntüye sahiptir. "Kaside", "Tahmis" ve "Şerh" olmak üzere, nazım-nesir karışık üç bölümden oluşmuş ve her bölümün altına başka başka imzalar atılmıştır.
Zafernâme içeriğiyle de çok şaşırtıcıdır: İsmine bakılarak bir övgü eseri beklenirken Ziya Paşa, tam aksine, harika bir "yergi" ortaya koymuştur. Ama eser, asla, sövgü edebiyatımızın yeni bir halkası değildir. Ziya Paşa, devrini aşan bir yaklaşımla metnini toplumsal bir eleştiriye ve gerçek bir "satir"e dönüştürmeyi başarmıştır. Satir, Batı edebiyatlarında, "bireysel saldırıların ötesine geçebilen ve görünür geçmişin bazı hususlarına eleştiriler yöneltebilen bir kurgu" olarak tanımlanmaktadır. Satir, komik yanının daima ağır basması, tesirini gülünçlüğüyle elde etmesiyle de geleneksel hicivden ayrılmaktadır.
Ve satirin iki önemli silahı vardır; "ironi" ve "parodi". Ziya Paşa'nın, bu iki tekniği erken bir dönemde ustalıkla kullanmış olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Öyleyse, Zafernâme'nin çağdaş kuramlar ışığında bir analizi, belki, bir hakkın geç de olsa teslim edilmesi anlamına gelecektir.