Zaman saatte ne yaparmış, içinde mi saklıymış?
Var olan bir şey miymiş, var olmayan mı?
Çok düşününce bulmak mümkün müymüş?
Bir benzeri var mıymış?
Bütün saatleri bir araya toplasak,
zaman sonsuz olur muymuş?
Saatçi dükkanının camından içeri bakan Lina, bütün cesaretini toplayıp içeri girer. Maceramız böyle başlar. İlk şaşırdığı şey, saat tamircisinin bir kadın olmasıdır. Bir çocuk ile bir saat tamircisi arasındaki dostluk böyle bir küçük adımla başlar.
Saatler, zaman ve çeşit çeşit sorular, Didem Güzey Ekinci’nin ikinci kitabında önümüze seriliyor, küçük okurları soru sormaya ve derin düşünmeye alıştırıyor. Bir kocaman nefes alıp, denize dalmak ve denizaltının bütün güzelliklerini görmek gibi, zaman üzerine konuşmak da çocukların hoşuna gidecek. Onların zihin dünyasında yeni kapılar açacak.
“Akrep ile yelkovan saatin içinde durarak zamana tutunuyorlardı sanki. Belki de çok sevdikleri zamanın, saat yoluyla bir parçası olmak, onları mutlu ediyordu, kim bilir…”