Çokça kullanılan birçok kavram gibi Zen de gerçek içeriğine hayli yabancılaşmış, beden ve ruhun denetimi üzerine kurulu, Doğu kaynaklı bir bilgelik ve görüş uzluğu olarak bilinmekten büyük ölçüde uzaklaşmıştır. Hindistan’dan Tibet’e, Çin’den Vietnam’a, Kore’den Japonya’ya uzanan geniş bir yelpazede kimi nüans değişiklikleri içerse de, özünde bir meditasyon eylemi olduğu bilinmektedir. Kendilik bilinci edinmeyi tüm uygulamasının merkezine yerleştiren Zen, bir ustanın tilmizine sözcükleri aşarak ulaştığı çok özel bir iletişim biçimidir aynı zamanda. Özündeki kimi karmaşık ve çelişik unsurların varlığına karşın, Zen deneyiminin nüfuz edilemez bir gizem olduğunu yadsıyan bu çalışma vazgeçilmez bir giriş metni.