“Ariarathes’i savaşta yenmiş olan Perdikkas ve Kral Philippos, onun satraplığını Eumenes’e teslim edip Kappadokia’dan ayrıldılar. Pisidia’ya vardıklarında hem Larandalıların hem de Isauralıların iki kentini (Laranda ve Isaura’yı) mahvetmeye karar verdiler. Aleksandros henüz hayattayken onlar (Larandalılar ve Isauralılar), komutan ve aynı zamanda satrap olarak atanmış olan Nikanor oğlu Balakros’u öldürdüler. Bunun üzerine Larandalıların kentini hücumla ele geçirdiler ve gençlerini boğazladılar, diğerlerini de köle yapıp (kenti) yerle bir ettiler. Isauralıların iyi tahkim edilmiş ve büyük, üstelik cesur adamların doldurduğu kentini ise iki gün boyunca aktif bir şekilde kuşattılar ama kendi askerlerinden pek çoğunu kaybedince geri çekildiler. Çünkü (Isaura) sakinleri kuşatmaya karşı ok ve başka teçhizat bakımından donanımlıydılar, hatta ruhlarındaki cesaretle tehlikeye karşı dimdik duruyorlardı; özgürlükleri için tereddütsüz canlarını veriyorlardı. Üçüncü günde, pek çoğu öldürüldüğünde, adam eksikliğinden dolayı surların korumaları da yetersiz kalınca kent için kahramanca ve anılmaya değer bir eylem gerçekleştirdiler. Kendilerine karşı intikamın kaçınılmaz olduğunu ve savunma için yeterince kuvvete sahip olmadıklarını gördüklerinde kenti teslim etmek ve kaderlerini düşmanlara bırakmak istemediler; aşağılamayla beraber intikam alınacağı görününce, geceleyin hep birlikte soylu bir ölüme doğru harekete geçtiler, çocuklarını, eşlerini ve anne-babalarını evlere kapatıp ateşe verdiler, yanarak ortak ölüm ve mezarı seçtiler. Alev birdenbire göklere çıkınca Isauralılar mallarını ve galip gelenlere ganimet sağlayabilecek her şeylerini ateşe attılar. Perdikkas’ın etrafındakiler olup bitene hayretler içinde kalarak güçlerini (kentin) çevresine konuşlandırdılar ve her yönden kente girmek için çabalıyorlardı. Yerli halk surlardan savunma yaparken Makedonlardan birçoğunu yere serdi, büyük şaşkınlık içinde olan Perdikkas ise bu adamların evlerini ve geriye kalan her şeylerini ateşe teslim edip surları böyle istekli savunmalarının nedenini anlamaya çalışıyordu. Nihayetinde Perdikkas ve Makedonlar kentten geri çekilince Isauralılar da kendilerini ateşin içine atarak evlerinde aileleriyle beraber gömüldüler. Gece geçtikten sonra Perdikkas da kenti yağmalamaları için askerlerine izin verdi. Onlar da ateşi söndürdüklerinde bol miktarda hem gümüş hem de altın buldular”.
(Diodoros, Bibliotheke Historike XVIII, 22.1-8)