Medine’den Başlayıp Kerbela’ya, Nusaybin’e Uzanan
Nil’in Kıyısında, Kahire’de Son Bulan Bir Hayatın
Ali ile Fatıma’nın Biricik Kızı Zeynep’in Romanı
Kim bilir kaç zaman sonra konuşmaya başlamıştı. Kararını dile getiren kelimeler ok olup ailesinin kalbine saplanmıştı. İmam Zeynel Abidin’in başı önüne düşmüş, kara gözlerinden iri iri yaşlar dökülmüştü.
“Halam!” demişti. “Akıl ve sabır timsali halam. Sen ne yapacaksın orada yapayalnız?
Biz ne yapacağız burada yapayalnız!”
Zeynep o gün yola çıkamamıştı. Bahçede çevresine toplanan akrabalarının, komşularının yüzüne ayrı ayrı bakmıştı. Ağlamaklı bakan bir kadının yüzünde çocukluğunu görüyordu, kaşları çatık bir adamın yüzünde Hüseyin’in gençliğini,
genç bir kadının yüzünde annesini, diğerinde oğulları Muhammed ve Avni’yi, diğerinde Kasım’ı, diğerinde Müslüm’ü… Yaşamı birkaç dakika içinde geçmişti gözlerinin önünden.
“Gitmekten başka çare yok!” demişti.
“Ehl-i Beyt’in hatta tüm Medine’nin iyiliği için… Gitmekten başka çare yok!”.