Modernleşme süreci, günümüzde çok daha büyük bir ivmeyle şiddetlenerek, önüne gelen tüm değer sistemlerini silip süpürerek sürüyor. “Katı olan her şey buharlaşıyor.” Dünya elimizin altından kayıp gidiyor. Nereye tutunacağımızı bilemiyoruz.
İtiraf etmeliyiz ki, yaşadığımız Müslüman kültür dairesi de bu değişimden münezzeh değil. Küresel topluma doğru hızla yol alıyoruz. Batıda ortaya çıkan ve eleştirilen tüm görüntüler bir süre sonra burada da ayniyle vaki hale geliyor. Bu arada modernleşemeyen yanlarımız da birçok eleştiriyi hak ediyor. Batılıların hiç değilse eleştirel düşünürleri var, geleneksel olumsuzluklar konusunda bizim muhafazakâr aydınımız ise anlaşılması zor bir aymazlığa batmış durumda. Çoğu, başlarına musallat olan derdin Batı’dan geldiğini, daha fazla geleneğe sarılarak bu beladan kurtulabileceğimizi tekrar tekrar söylemekten başka bir şey yapmıyorlar. Biraz tarafsız bir gözle bakıldığında bile hemen görünüverecek olan, ülkemizde cinsellik, din anlayışı ve kültürel gelenek alanında yaşanan dev değişimi görmezden geliyorlar.
Aşk ve Aile Üzerine ihmalden gelinenleri, aile hayatımızda ortaya çıkan değişiklikleri, gençlik ve yaşlılığa bakış konusunda ortaya çıkan fevkalade farklılıkları teşrih masasına yatırıyor. Aşkın bugün nasıl anlaşıldığı, anlaşılması gerektiği ve aile hayatıyla bağlantıları üzerine hepimizi düşünmeye davet ediyor.