Ernesto Laclau ile Chantel Mouffe’un Marksizme karşı “sol bir alternatif” olarak önerdikleri “radikal demokrasi” anlayışı ve başlıca özelliği proletaryanın devrimci sınıf rolüne karşıtlık olarak şekillenen “kimlikçi” görüşler, ülkemiz dahil birçok ülkede ilgi çekici olmayı sürdürüyor. Dolayısıyla materyalist tarih ve dünya anlayışına karşı öne sürülen bu görüşlerin niteliğini, denebilirse daha derli toplu ortaya koyma ihtiyacı devam ediyor.
Bu teorinin, kapitalist toplumsal koşullarda ve artı değer sömürüsüyle sermayenin genişleyen yeniden üretimini esas alan üretim sisteminde, en fazla düzen içi bir iyileşmeye tekellerin egemenliği altında iyice güdükleştirilmiş burjuva sözüm ona liberal demokrasisinin, burjuva hukuksal hak eşitliği yönünde kimi adımların atılmasına denk düşen “radikalleştirilmesi”nden öteye geçemez. Çünkü burjuva demokrasisi, en gelişkin olduğu koşullarda da, hak eşitliği görünümü altında, iktisadi-sosyal sistem ve üretim ilişkilerinden kaynaklanan eşitsizliklere engel oluşturmaz.
Onların radikal demokrasisi, demokratik liberalizmdir. “Radikal demokrasi” teorisi, burjuvaziye yedeklenme teorisidir.