20. yüzyılın başlarında Türk modernleşmesi için en çok Japon modernleşmesi örneği kullanılmıştı. Değişimi, kendi kültürlerine bağlı kalarak gerçekleştikleri düşünülen Japonların bu muazzam gelişmesi ancak “atom bombası” marifetiyle durdurulabilmişti. Zira Batı gözünde modernleşme ancak Batılılaşarak mümkündü ve Japon kültürünün müdafileri bunu asla kabul etmeyecekti.
Dolayısıyla Batı materyalizmi ve bireyciliği, Japon ulusalcıları için kendi uluslarının maneviyat ve toplumsal bütünlüğünün karşıt kutbu işlevi görmekteydi. Diğer taraftan bazı liberal Japon yazarlar ise Batı medeniyetini diğerkâmlık ve bireysel sorumluluk anlayışı ile tanımlamaktaydı. Bu vasıfları ise Japon kültürünün kendine has kusuru olarak gördükleri dar, materyalist ulusçuluğunu vurgulamak için kullandılar.
Bu kitapta, Japon iktisat düşüncesinin tamamını birbirine bağlayan bir tema yahut bir töz tanımlamak adına çaba gösterilmiş; bütün bu ön yargılı bakışlardan azade kalınarak objektif bir tablo okuyucuya sunulmaya çalışılmıştır. Japon iktisadındaki kırılma noktaları, iktisatçıların konuyu ele aldıkları ekollerle birlikte verilerek geniş bir dönemin yelpazesi gözler önüne serilmiştir.