Modernlik Kehanetleri

Modernlik Kehanetleri

Barkod: 9786059801409
Üreticiler: Phoenix Yayınevi
Stok Sayısı: Stokta Yok
Basım Tarihi: 11-2016
Baskı Sayısı: 1. Basım
Sayfa Sayısı: 270 Sayfa
Ağırlık: 270,00 Gram
Boyut: 13,50 (en) x 19,50 (boy)
Cilt: Ciltsiz
Kağıt: 2. Hamur
Basım Dili: Türkçe

150,00 TL
120,00 TL

Modernlik felsefi kuruluşunda kehanetin güçlü çağrışımlarını bilimsel kesinlik arayışıyla sınırlamıştır. Descartes kesinlik araştırmasında meşhur “cin”i başından savarken kahinin yerini modern bilim adamı/filozof alır. Ne var ki Descartes’ın kendisi de bir modernlik kehaneti koymaktan geri kalmaz. Buna göre, modernlik şaşmaz yasalarla düzenlenen, doğanın nesneye dönüştüğü, şeylerin ve toplumun apaçık olduğu bir kesinlikler evrenidir.

Bu ilk modernlik kehanetini, modern toplumun ilk eleştirmenlerinden biri olan Rousseau’nun kehaneti takip eder: Modernlik tarihin “tamahkâr bir tüccar” gibi ilerlemesiyle doğallığın yerini yapaylığın aldığı, yüreğin yabancılaştığı bir bozulma dünyasıdır. Rousseau’nun çığlığının ardından Alman romantiklerinin dünyanın “büyübozumu”ndan bahsetmeleri zor olmayacaktır. Eski bir efsane olan Faust Goethe’nin kaleminde tam da bu kehanetleri takiben modernliğin hep inkâr ederek ilerleyen ruhuna dönüşmüştür. Goethe ve Alman romantiklerini modern ruhun zaman/tarih aracılığıyla kaçınılmaz bir biçimde yabancılaşarak ilerlediğini söyleyen Hegel’in felsefesi takip eder. Marx’ın katı olan her şeyin buharlaştığı modern-kapitalist topluma dair unutulmaz kehaneti de kendinden önceki modernlik kehanetlerinin mirasçısıdır.

On dokuzuncu yüzyılın sonuna ve yirminci yüzyılın başına doğru farklı akımların ileri sürdüğü modernlik kehanetleri billurlaşmıştır: Zaman ve ilerlemenin egemenliğini kurması, katı olan her şeyin buharlaşması, yaklaşıklıklar dünyasının yerini kesinlikler dünyasının alması, dünyanın büyüsünün bozulması. Baudelaire şiirindeki zaman sıkıntısı, Madam Bovary’nin baştan çıkarılması bu modernlik kehanetlerini söylemsel olarak pekiştirir. Weber, modern rasyonaliteyi formüle eder: Dünyanın büyüsünün bozulması. Simmel, metropolün tinsel hayatını anlatırken bu kehanetleri alır ve toplumsal bir ruhla yeniden işler. Benjamin’in yirminci yüzyılın ilk yarısındaki çalışmaları ise, bütün bu modernlik kehanetlerini mesiyanik bir ruhla toplar ve modernliğe karşı yeni bir bakış açısı doğrultusuna seferber eder.

Nihayet, eğer modern bir toplumda yaşıyorsak modernlik kehanetleri bizi ilgilendirmeye devam etmektedir. Eğer kehanetler bizi ilgilendiriyorsa modernliğin ve sorunlarının neler olduğu konusunda yolumuzu hâlen aydınlatabilir.