20. yüzyıl biterken “bilanço”sunu nasıl çıkarmalı?
Olumlu ya da olumsuz, akla ilk gelenler şunlar: Bilim ve teknikte hızlı ve çarpıcı ilerlemeler, art arda iki dünya savaşı, faşizm, sosyalizmin kuramdan uygulamaya geçişi ve sonra da derin bunalımı, “Üçüncü Dünya”nın ortaya çıkışı, Avrupa gerilerken Amerika Birleşik Devletleri’nin hegemonyasını kurması, küreselleşme, demokrasi ve insan haklarının öne çıkması. Bunlara başka gelişmeleri de ekleyebilirsiniz.
Tarihin yolu üzerinde bir geçiş noktası olan 20. yüzyılın insanlığın olumlu mirasına ekledikleri de oldu ekleyemedikleri de… Ama şurası açık: Yeni bir dünyanın aranışı içinde yürüdü sürekli. O aranış, en azından bin yılın şu “büyük düş”ü adınadır: İnsanın insanca yaşayacağı bir dünya kurmak! Özgürlüğün, eşitliğin, kardeşliğin dünyası; savaşsız, sömürüsüz bir dünya! 20. yüzyıl, çok çaba harcasa da böyle bir dünya kuramadı; ama o “büyük düş” karşısındaki düşmanları daha da belirgin olarak gösterdi; kavramların uygulamaya geçerek içini doldururken, aklın, özgürlüğün, insan haklarının ve demokrasinin hasımlarını sergiledi. Bu arada, ufkumuzu zenginleştirerek, gözlerimizi geçmişten geleceğe daha çok çevirdi.
Büyük bir yüzyıldır 20. yüzyıl, cesur ve kahraman!