19. yüzyılın önde gelen Alman metafizikçisi Arthur Schopenhauer (1788-1860) Richard Wagner’den Friedrich Nietzche‘ye, Leo Tolstoy’dan Thomas Mann’a uzanan çok sayıda yandaşıyla etki alanını felsefenin o sımsıkı kapalı dünyasından çok uzaklara taşımıştır. Schopenhauer’in felsefe sahasına yaptığı çok önemli katkılar arasında, çağdaşlarının idealizmini reddetmesi ve meteryalizimin pratik çeşitliliğini kucaklaması başı çekmektedir. Geleneksel felsefe jargonunu terk ederek istemin metafiziğini açıklayacak doğrudan terimler canlı ve ikna edici bir stil benimsemiştir.
Schopenhauer’in son çalışması Parergaund Paralipomena’dan (1851) bir makale olan Yaşamın Bilgece Deneyimleri’nde, filozof, istemin bireysel gücünü ve akıldışı itkiler üzerine hareket etme eğilimine karşı bağımsız, makul ve temkinliliği desteklemiştir. Hayatı, en yüksek zevki ve başarıyı elde edecek şekilde düzenlemenin yollarını, kişiyi bu zengin ve dopdolu yaşama biçimine ulaştıracak prensibler sunarak ele almış iyi yaşanmış bir hayatın dahi daima daha büyük yücelikleri hedeflemesi gerektiği tavsiyesinde bulunmuştur.