“Sen ne kadar kaçsan da, ıskalasan da, görmezden de gelsen, kafanı kuma da gömsen, kalbine kilit de vursan, hayatın sana bir diyeceği varsa, sinsi sinsi bekliyor sırasını, yıllarca. Öyle sabırlı. Öyle fil hafızalı, öyle unutmuyor hayat. Sen sabaha kadar unuttum diye sağalt ruhunu. Gömdüm san. Defter kapanmayınca kapanmıyor.” Bir domates tohumunun içinde ne saklıdır? Bir telefon kulübesi ne kadar üzebilir insanı? Açık pencereden odaya doluşan kelebekler durdurabilir mi ayrılığı? Yarım kalan bir ilişki kaç zaman bekler pusuda, kıyıda köşede saklanıp? Bir ağacın yaprakları geri çağırır mı çocukluğu, ölüme inat? “Ama”larla bezeli veda konuşmaları
doğruyu mu söyler? Büyükşehrin gürültüsünden, keşmekeşinden, yalnızlığından kaçmak mümkün mü? Bir bahçeyi ne kadar bekleyebilir insan? Babadan yılbaşı ağacı olur mu?...
Melisa Kesmez kadın-erkek ilişkilerine, arkadaşlığa, aileye, şehre, doğaya, eşyaya yine farklı gözlerle bakıyor: İncinmişlikleri, kırılmışlıkları, yarım kalmışlıkları ama beri yandan toparlanmaları, hayata tekrar sarılmayı insanın içine işleyen kalemiyle anlatıyor. Bazen Bahar iz bırakan yaraların, yeni başlangıçların kitabı.