Anadolu, yüzyıllar boyunca evini yurdunu ardında bırakıp yollara düşen insanların hem geçiş güzergâhı hem de limanı oldu. Bu ülkenin tarihi, toplumu ve kültürü de uzak ve yakın geçmişin göçleriyle şekillendi.
Bugün de trajik bir savrulmanın Suriye'den Anadolu'ya taşıdığı insanlar, tıpkı son iki yüzyılın muhacirleri gibi tutunmaya, çocukları ve kendileri için güvenli bir gelecek oluşturmaya çalışıyorlar.
Suriyeli sığınmacılarla ilgili yanlış bilgi ve yargıların yaygınlığını göz önüne alacak olursak doğru bilgiyi ortaya koymaya yönelik her çabanın, akademik değerinin ötesinde ve ondan öncelikli olarak etik değerinden söz edilebilir.
Bu eserin, sığınmacılara yönelik kamusal söylemin olumlu bir çizgiye doğru evrilmesine, adalet ve barış temelli bir perspektifin yaygınlaşmasına katkıda bulunması umulmaktadır.